29 Temmuz 2011 Cuma

GİDİYORUM ARTIK

Şu anda okulda son saatlerim. Yavaş yavaş vedalaşıyorum arkadaşlarımla. Birazdan çıkıp Antalya'ya doğru gideceğim. Yarın ise İzmir'e hareket. Bakalım bundan sonra neler neler bekliyor bizi... :)

27 Temmuz 2011 Çarşamba

YAŞAMAK...


YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜRLER
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
Müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörmeyi barındırmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
İzzet-i nefislerini yıkanlar
Hiçbir zaman yardım istemeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen
Veya bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
Görmek istemekten kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.
YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜRLER!!!

Şili'nin Nobel ödüllü şairi Pablo NERUDA

Bu sabah gazetede Ali Eyüboğlu'nun yazısında okudum bu şiiri. Farklı duygular uyandırdı bende. Her insana bir kez veriliyor yaşama şansı. Acaba yaşamak yerine yavaş yavaş ölüyormuyuz bazılarımız...
Doyasıya yaşamak dileğiyle...

25 Temmuz 2011 Pazartesi

ŞEKER TADINDA BİR HAFTA DİLEĞİYLE!

    Bu hafta Antalya'daki son haftamız. 31 Temmuz Pazar günü İzmir'de evimizde olacağız. Nasıl heyecanlı ve mutlu olduğumu anlatamam. Ağustos ayının ilk haftaları evimizi yerleştirmekle geçecek. Ama olsun o anları düşünmek bile çok keyifli benim için. Tek sıkıntım Antalya'daki güzel dostlarımdan ayrılmak malesef... Umarım şartlar el verdikçe tekrar tekrar biraraya gelebiliriz.
    Fotoğraftaki çikolatayı bir arkadaşım Almanya'dan gelirken getirmiş. İtiraf etmeliyim ki her ne kadar  çikolata delisi olsam da üzerindeki resim ilgilimi daha çok çekti. Malesef çikolatamı sizlerle paylaşamıyorum ama resimleriyle birlikte herkese şeker gibi bir hafta diliyorum....

23 Temmuz 2011 Cumartesi

DONdurMA!!!

Aslında içeriğindeki yoğun şekerden dolayı DARKa dondurma vermiyoruz. Sıcak havalarda buz küpleriyle onu serinletmeye çalışıyoruz. Ama dün Antalya sıcağında yaptığımız yürüyüşte biz dordurma yerken ki bakışlarına dayanamadım ve külahımda kalan küçük bir parçayı oğluşumla paylaştım. :)) Tabi ki bu keyif sadece 4.5 saniye sürdü. Göz açıp kapayana kadar mideye indirmişti dondurmayı. Bu arada kendini acıklı bakışlarıyla istediğini elde etmeyi çok iyi biliyor bizimki...

NOT: DUR tabelası da resimlerin espirisi olmuş. Şimdi fark ettim. :)

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Yerim Seni PİŞİ!

   Uzun zamandır yazı yazamıyorum. İzmir'e dönene kadar da bu böyle olacak sanırım. Eşyalarımız bir yerde biz başka bir yerde, ufak tefek karmaşıklıkların içinde yaşıyoruz bu aralar. Okuldaki öğrencilerin lise tercihlerinin bitmesini bekliyoruz. Beraber emek harcadık bu güne kadar onları yarı yolda bırakmak olmazdı. Artık Ramazan başına kadar böyle devam edecek gibi.
   Bende bu temponun içinde hiçbir şeye zaman ayıramıyorum eskisi gibi. Ama arkadaşımın "Annemin pişilerini özledim" diye ağlamasına daha fazla dayanamadım. Mutfağa geçtim ve ilk kez pişi yaptım. Pakmayanın kuru mayası, biraz süt, biraz su, tuz ve 1 kilo kadar unla hamur yoğurdum. 30-35 dakika bekledikten sonra yağladığım ellerimle kabaran hamurdan parçalar koparıp kızgın yağın içine attım. Kısa sürede küçücük hamur parçaları puf puf kabardılar. Bizde onları kahvatlıda diğer kahvaltılıklar eşliğinde yedik. Yemekten sonra aldığım teşekkürler beni mutlu etmeye yetti. Benim pişilerde anne elinden çıkmış kadar mükemmel olmasalar da çok lezzetlilerdi ama...
NOT: Sanmayın ki bu güzellikler sadece benim eserim. Eşsiz eşiminde yardımlarını unutmamam lazım :)